nejdet sançar

Türkçü ağabey. Nihal Atsız'ın ise kardeşidir. "Tüɾk'ü sevdim, seveceğim. Ama bunun sonunda ızdıɾaplaɾ vaɾmış, felaketleɾ vaɾmış, hatta kaɾşılaşılacak tüɾlü kahpelikleɾ doluymuş. Hepsi kabul! Tüɾk Iɾkı sağ olsun!"

Bugün ölüm yıl dönümüdür kendisinin. Ruhu şâd olsun Maalesef Türkler

hapislere girdi, işkenceler gördü. daha sonra16 yaşında oğlunu kaybetti, felç oldu. şu hayatta acıdan başka ne çekti? kutlu olsun; kutlu tini şâd olsun...

nejdet sançar öldü demek, türkçülük cephesi en iyi savaşan tümenini kaybetti demektir. bu boşluğu ve ön saflardakilerin yıpranmışlığından doğan açığı ikinci, üçüncü sırada hedefe doğru yürüyenler dolduracak, yürüyüşe bir an bile ara verilmeyecektir. gerçek insan için hayat, savaştır. biz bu dünyaya hayvanlar gibi zevketmeye değil, bir görev yapmaya geldik. bu görev, dirliğimiz boyunca, son günümüze ve gücümüze kadar sürecek türkçülük savaşıdır. ölenleri toprak ananın kucağına, tarihin şeref yaprağına, tanrı”nın esirgenliğine bırakarak kızılelma”ya doğru ilerlemek olan türkçülük savaşı.. nejdet sançar böyle öldü. öldüğü gün, yazı makinesinde, ikinci ve geniş basımını hazırlamakta olduğu “tarihte türk-italyan savaşları”nın bir sayfası takılıydı. belki kimsenin bilmediği acılar içinde yaşayan, yoksulluk devirleri geçiren nejdet sançar”ın kaybı benim için bir kardeş kaybından daha ileri, bir ülküdaş kaybetmenin ızdırabıdır. afşın, nejdet sançar”a karşı sırayı bozduğu gibi, sançar da bana karşı sırayı bozdu. en büyük kanun ölüm sıra diye bir şey dinlemiyor. ikinci, üçüncü saftakiler ilerdeki yerlerini çabuk alsınlar. zaman çok azaldı. artık yalnız kaldığımız zamanlardaki bazen ciddi ve kederli, bazen şaka ile karışık konuşmalar bitti. şimdi ben ona arasıra içimden hitap ediyor, fakat cevabını alamıyorum. şu satırları, 1944 davasında sançar”ın yaptığı savunmanın son cümlesiyle bitireyim: türk irkı sağolsun…. nihal atsiz, ötüken dergisi, 11 mart 1975

hüzeyin nihal atsız'ın kardeşi. atsız'ın oğlu yağmur atsız'ın yazdığına göre soyadı kanunu çıktığı sıralarda hüseyin nihal malatya'da, ahmet nejdet çanakkale'de ve babaları mehmet nail bey i̇stanbul'da oldukları için hepsi farklı soyadları almıştır. (bkz: hüseyin nihal atsız) (bkz: nejdet sançar) (bkz: mehmet nail yılmaz)

çok büyük adamsın be. "beni beraat ettirin demeyeceğim çünkü benim için suç olarak gösterilen şey bu toprakları, bu ırkı sevmekten başka bir şey değildir. yurdumu ve ırkımı seviyorum, onun içindir ki türk ırkçısıyım. bu sevginin manasını anlayamayanlara sözüm yok. eğer bu günahsa beni mahkum ediniz. bu mahkumiyeti övünçle kabul ederim, şeref sayarım. sizden adalet bekliyorum da demeyeceğim çünkü bu mahkeme adil değilse, o zaman büsbütün manasızdır. en büyük mahkeme olan tarihin huzurunda alnı açık bir türk oğlu olarak, hiç endişem yok. on ayı doldurmakta olan ve büyük kısmı tahta masalarda yatmakla geçen hürriyetsizliğimi, millet yolunda çekilmiş, şerefli bir felaket olarak sayıyorum. duvarlar, ezilmiş hayvanların kan lekeleri ve rengini kaybetmiş, köpeklerin bile yatmayacağı pis hücrelerde geçen haftalarım içinde bir ışık sızacak kadar küçük deliği olmayan, tavanı basık bir inde, hayır bir in değil, mezarda, ışığa güneşe ve hayata hasret çekerek geçirdiğim günlerim, uykusuz gecelerim, yarın benim için acı fakat övünçlü hatıralarım olacaktır. bunlardan yılmış değilim. bilakis bahtiyarım. yuvamın dağıtılmış olmasına, eşimin bir türk anası olmak şerefini kazanacağı günlerde çektiği dayanılması güç ıstırapları ve akıttığı gözyaşlarını unutmamış. olmama ve bütün hayat kavgasında minimini yavrusuyla tek başına kalmış olmasının ruhunda yarattığı fırtınalara rağmen bahtiyarım. türk'ü sevdim, seveceğim. ama bunun sonunda ıstıraplar varmış, felaketler varmış, hatta karşılaşılacak türlü kahpelikler doluymuş. hepsi kabul! türk ırkı sağ olsun!" bütün ömrünce onun tuttuğu, buzlu bir dağ, kavuran bir çöldü. nice haksızlığa, kin darbesine, feleğin kahrına yalnız güldü. tüketip türklük için varlığını, en metin ruh ile sessiz öldü.

ruhu şâd olsun.

nejdet sançar şahinleri yeni seferi için, kıbrıs'ta turan'la görüştü gitti. milli ülkümüzün zaferi için; haçlı ruhu ile vuruştu gitti. dünya düzeninin sağlanmasında, kalplerin, kalbe bağlanmasında, gönüllerin aşkla dağlanmasında, erenler safına karıştı gitti. toplumu kurtarıp bakî yasından, ayırdı, sıyırdı özü pasından. hedefini vurup tam ortasından; kür şadlar katına erişti gitti. imamoğlu hikmet okuyor

"türk soyunun milli ülküsü türkçülüktür. türkçülük de, türk adlı milletin bütününü içine alan fikirdir. özel düşünceler veya hissi davranışlarla tanrı'nın türk ve bir bütün olarak yarattığı milletin bugünkü kadrosunun bir bölümünü bu kavramın dışında milyonlarca türk'ü kutsal adın dışında bırakmaya kalkınarak, türkiye türkünü, mesela, ankara'nın batısında kalan topraklarda yaşayan insanlar olarak kabul etmek gibi bir şeydir."

manevi değerlerin inkar edildiği, hatta yok edilmeye çalışıldığı cemiyetlerde (toplumlarda) hayvani bir maddeciliğin hakim olması tabiidir! nejdet sançar -- türkçülük üzerine makaleler

kardeş macarlar, komünist moskof tahakkümünden kurtulmak için binlerce kurban vererek yaptıkları savaşın lehindeki yazıları dolayısıyla nejdet sançar'a bir madalya vermişlerdi. madalyanın belgesinde şunlar yazılıydı: nemzetör çevresinde toplanmış kurtuluş savaşı yazarları sayın nejdet sançar'ın macar hürriyeti konusunda yazdığı değerli eserini, bu konuda gösterdiği büyük yardımı minnettarlık duyguları içinde anarlar. bu sempatinin kalıcı bir belgesi olarak; bugün, 1956 macar hürriyet savaşı'nın hatırası olan, sürgünde çıkarılmış hürriyet madalyasını sunarlar. 25 mart 1969 profesör şövalye imre toth (1956 macar hürriyet savaşı kahramanları dünya komitesi ebedi başkanı) kaynak: ötüken dergisi sayı:168(25)

aramızdan ayrılışının 43. yıl dönümü. ruhu şad olsun.

“türkçülük cephesine giden yol, çetin bir yoldur. bu yolu aşıp da o safta yer alabilmek için ahlak, fazilet, irade, milli şuur gibi birçok büyük insanlık meziyetlerine sahip bulunmak lazımdır. onun içindir ki, türkçülük cephesinde, insanlık vasıflarından mahrum yaratıklar bulunamaz.”

“şahsi ihtirasları sonsuz, fakat milli ihtirasları sıfır bile olmayan siyasiler; çevresi milli davalar sahibi devletler ve devletçiklerle dolu bir dünyada, türkiye’nin ne itibarını koruyabilirler, ne de yarınını garanti altına alabilirler.” ruhun şad, mekanın uçmağ olsun yiğidim!

"atatürkçülük, gazi mustafa kemal’in heybetli varlığını siper yaparak, o siperin arkasından kendi adi çıkarlarını, siyasi ihtiraslarını veya Türklük aleyhindeki melun fikirlerini kolayca, rahatça ve hatta şirretçe söylemenin, yazmanın adından başka bir şey değildir. öyle olmasaydı, hürriyetçisinden diktacısına, sosyalistinden kapitalistine, solcusundan komünistine, renksizinden Türklük düşmanına kadar o yıllardan beri o kadar kişi atatürkçülük taslayıp durabilirler miydi?"

"Türk genci tepeden tırnağa kadar, Türklük ruhu ve şuuru ile dolmaya mecburdur. ancak bu ruh ve şuurdur ki, Türk gencine, bugünün çetin dünyasında yapmak zorunda olduğu büyük mücadele, yenilmez bir güç sağlayabilir." tinin şâd, mekanın uçmağ olsun yiğidim!